Gezilecek Yerler

Efes Antik Şehri

 

 

Kuruluşu MÖ. 6000 yıllarına dayanan Efes Antik Kenti, farklı dönemlerde Roma, Yunan ve Türklere ait bir antik kent olmuştur. İçerisinde Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi ve Ashab-ı Kehf gibi yapıtları bulunduran bu olağanüstü eser İzmir’in Selçuk ilçesinde yer almakta ve Türkiye’nin en önemli turistik yerleri arasında bulunmaktadır. Efes, Helenistik ve Roma dönemlerinde en parlak zamanlarını yaşamıştır. Roma imparatoru Augustus zamanında Asya Eyaleti’nin başkenti olarak nüfusu 200.000 kişiye ulaşmıştır.

Doğu ile batı arasında bir kapı vazifesi gören Efes aynı zamanda önemli bir liman kentiydi. Bu özelliği Efes’in o dönemde önemli bir ticaret ve politik merkez olmasını sağlamıştır. 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.

Bunun yanında Anadolu’nun eski tanrıça geleneğine dayalı olan Artemis kültürünün en büyük tapınağı da Efes içerisinde yer almaktadır. Tarihte ve günümüzde çok önemli bir yere sahip olan Efes, Herakleitos, Artemidoros, Hipponaks, Zenodotos ve Soranos gibi ünlü isimleri yetiştirmiştir.

Efes Antik Kenti Nerededir?

Efes, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunmaktadır. Ege denince akla gelen ilk turistik merkezlerden biridir. Antik Yunanlardan günümüze kadar gelmiştir. Türklerin eline geçmeden önce Roma İmparatorluğu’nun yönetimi altına girmiştir. Efes Antik Kenti, her yıl hem yerli hem de yabancı turist akınına uğramaktadır. Kent içerisinde bulunan tarihi yapıların her biri sadece bizim için değil, dünya mirası açısından da çok kıymetlidir.

Efes Antik Kenti’ni Kim, Ne Zaman Kurmuştur?

O dönem kadın savaşçılar tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Bu kadın savaşçılar “Amazon” adıyla bilinmektedir. Efes Antik Kenti’nin yaklaşık 8 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülüyor. Efes Antik Kenti, Cilalı Taş Devri’nin en önemli örneklerinden biridir. Günümüze kadar gelen nadide şaheserlerdendir.

Efes Antik Kenti’nde Yaşam Nasıldı?

Efes milattan önce 1000’li yıllarda göçmenlere ev sahipliği yapmaktaydı. Çünkü o dönem bir liman kentiydi. Deniz yoluyla bugünkü İzmir sınırına gelen göçmenler, ilk olarak Efes’e ulaşıyordu. Ticari hayatın gelişmesinden dolayı göçmenlerin büyük bir kısmı Efes’te kalıyor ve orada geçimlerini sağlıyorlardı. Günümüze kadar gelen Efes kalıntılarının büyük bir kısmı, General Lisimahos döneminden kalmadır. General Lisimahos, Büyük İskender’in emri altında çalışan bir ordu komutanıydı.

Efes Antik Kenti’nin Mimarisi

Efes’in dikkat çeken en önemli özelliklerinden biri, bütün cadde ve sokakların birbirini dik açıyla kesmesidir. Bu mimarinin kurucusu Hippodamos’tur ve bu mimariye “Izgara Planı” adı verilmektedir. Kendi döneminde dünyanın en gelişmiş kentlerinden biri olan Efes, o günkü koşullara göre yüksek teknoloji ve ustaca beceri gerektiren mermer yapıtlar ile inşa edilmiş ve süslenmiştir. Bir dönem, Asya Eyaletine de başkentlik yapmıştır. O zamanki nüfusu tahminen iki yüz bin civarındadır. O zamanın şartlarına göre inanılmaz kalabalık bir nüfustur.

Ancak bir süre sonra Efes büyük bir talihsizlik yaşamıştır. Şehrin zenginleşmesinde en büyük pay sahibi olan Efes Limanı dolmaya başlayarak, liman özelliğini kaybetmiştir. Ve bu durum, ticareti geriletmiştir. Bu krizi önlemek isteyen dönemin imparatoru Hadrian, dolan limanı birkaç kez yeniden boşalttırmıştır. Ancak kötü gidişata engel olamamıştır. Efes böylece hem limanını kaybetmiş hem de denizden uzak bir kent haline gelmiştir. Daha sonra milattan önce 1330 yılında, Efes Türklerin eline geçmiştir.

Efes’in Nasıl Kurulduğunu Anlatan Yazıt

Efes’te bulunan Hadrianus Tapınağı’nın giriş kısmında, Efes Kenti’nin kurulması ile ilgili efsaneyi anlatan bir yazıt bulunmaktadır. O yazıtta şu cümleler vardır:

“Atina kralı Kodros’un cesur oğlu Androklos, Ege’nin karşı yakasını keşfetmek ister. Önce, Delfi kentindeki Apollon Tapınağı’nın kahinlerine danışır. Kahinler ona, balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kuracağını söyler. Androklos bu sözlerin anlamını düşünürken Ege’nin lacivert sularına yelken açar… Kaystros (Küçük Menderes) Nehri’nin ağzındaki körfeze geldiklerinde karaya çıkmaya karar verirler. Ateş yakarak tuttukları balıkları pişirirlerken çalıların arasından çıkan bir yabandomuzu, balığı kaparak kaçar. İşte kehanet gerçekleşmiştir. Burada bir kent kurmaya karar verirler…”

 

 

 

Kaynak: http://gezgininayakizleri.com

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir